24 Mayıs 2010 Pazartesi

Çok MutLuyum Çok... :))))))

 

Gelecekten çok umutluyum çok!   Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca geçer"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz" denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün" şeklinde konu
halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, "Tembel"din ya "Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor"dun!
Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde" derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun.
Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar. Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular? Emo!
Emo ne?
Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...
Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar.
Aha onlar Emo!
Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!
*HERKES**İ**N KEYF**İ**N**İ** KAÇIRDIM* Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa..." şeklinde pedagojik bir açılım yaptı.
"Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız" cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti.
Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir. Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir! Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle, yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Alırım ayağımın altına" diye başladı ve "Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsan da git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah..." şeklinde bitirdi!
*NE DERD**İ**M KALDI NE DE TASAM*
Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo... Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!
Ülkenin gençlerine bak.
Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!
Gelecekten çok umutluyum çok……

Ey Rabbimiz! Bu duayı bizden kabul eyle!



Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün merhaba ey mutlu vakit
ve saat merhaba ey ALLAH'ın katip ve şahit meleği, şu söylediklerimizi
bizim için yaz ;
ALLAH'a iman etmiş, ona kavuşmaya inanmış ve delillerini itiraf ve
kabul etmiş, ilah olma noktasında onun dışındakileri inkar etmiş ve
ALLAH'a tevekkül etmiş olarak sabahladık.ALLAH'ı, meleklerini,
kitaplarını, peygamberlerini,arşı taşıyan melekleri şahit tutarak,
kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, tek olup, ortağı olmayan,
ALLAH olduğuna şahitlik de bulunuyoruz.
ALLAH'ım! Hiç şüphesiz biz nefsimize zulmettik, sen bizim büyük ve
küçük günahlarımızı bağışla! Çünkü onları senden başkası bağışlayamaz!
Bizi huyların en güzeline götür, çünkü onlara senden başka götürecek
kimse yoktur.
ALLAH'ım yüzlerimizi senden gelen bir haya duygusuyla, kalplerimizi
senden gelen bir sevinçle doldur.
ALLAH'ım! Bizi cömert ve karşılıksız veren eyle, cimri, yerinde sayıp
ilerlemeyen, söz götürüp getiren, kendini beğenen ve arayı bozan
eyleme!
ALLAH'ım! Oburluktan,Kıtlıktan, haddini aşmaktan, geçim sıkıntısından,
kötü zandan, sarhoş edici içkilerden, bolluk içinde
oyalanmaktan,şerirlikten, zanla hükmetmekten, karanlık fitnelerden ve
geçim darlığından sana sığınırım.
ALLAH'ım! Bu günümüzün başını hayır ve iyilik, ortasını
kurtuluş,sonunu ise başarı eyle. Onu bizim için saadet, şahadet,
tövbe, bağışlanma ve imanla neticelendir.
ALLAH'ım! Bu günün başlangıcını Rahmet, ortasını fani ve günahlı
şeylerden uzaklık, sonunu ise lütuf ve ikram eyle !
ALLAHım ! Bize geçimin en genişini, ömrün en mutlusunu,rızkın en bol
olanını nasip et ! ALLAH'ım! Affınla bizi bağışla, fazl ve kereminle
bize karşı yumuşaklıkla muamele et ! ALLAH'ım! Bize nimet olarak
verdiklerinin şükrünü yapmamızı nasip eyle!
ALLAHım! Ağlamayan gözden, ürpermeyen kalpten, huşu duymayan gönülden,
kabul edilmeyen duadan, fayda vermeyen ilimden, dinlenilmeyen sözden,
doymayan nefisten, küçük bir yardımı insanlardan esirgemeyi hoş
karşılamaktan sana sığınırım.
ALLAH bize yeter .
O ne güzel vekildir.
Ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.
Bizi bağışlamanı diliyoruz.
Ey Rabbimiz! Dönüş yalnız sanadır.
ALLAH'ım!
Ey Rabbimiz! Bu duayı bizden kabul eyle!
Şüphesiz sen her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla bilensin.
--
6yol9